Hiç duymadığınız Necip Fazıl Kısakürek Sözleri ; 06.Kas.2022 Saatinde Ünlülerden Sözler Kategorisine Admin Tarafından Yazıldı. 1807 Kez Okundu 1 Kişi Yorum Yaptı.
Merhaba arkadaşlar daha öncesinde sizlere Necip Fazıl Kısakürek'in şiirlerinden yada özlü sözlerinden bahseden konulardan bahsetmiştik ve Necip Fazıl Kısakürek kimdir adlı konumuzda da sizler için bilgiler toplayıp derlemiştik.
Bu gün sizlere Necip Fazıl Kısakürek ile ilgili hayatı boyunca söylemiş olduğu sözler yada şiirleri arasından seçme sözleri derlemiş olduk.
Büyük usta Necip Fazıl Kısakürek’in sözleri arasında en beğendiklerimizi bu içerikte bir araya getirdik. Listemizde Necip Fazıl Kısakürek'e ait aşk, sevgi, dava, dostluk, din, vatan ve millet sözleri yer alıyor. Güzel sözler arasında da yer alan NFK'nın kısa ve öz sözlerini Instagram ve Whatsapp durumlarında paylaşabilir, bionuzda yer verebilirsiniz.
Allah var fakat bizim ondan, yalnız sorulduğu zaman haberimiz var!
Veren de o alan da o, nedir senden gidecek? Telaşını gören de, can senin zannedecek.
Yanında olduğum zaman değerimi bilmezsen; değerimi bildiğin gün beni yanında bulamazsın…
Sevdiğini belli et. Gizlemek başkalarına fırsat vermektir.
Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret, ebedi bir yaşam için gayret yok hayret.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Sonunda ‘eyvah’ diyeceğin şeylere, başında ‘eyvallah’ deme. Pişman ol fakat pişman ölme.
Af var diye işlenen suçtan vicdan burkulur; affı sigortalayan hayâsızdan korkulur…
Yum gözünü, kalbine her an yokluğu üfür ! Kendinden geçmek iman, kendinde olmak küfür..
Çocukken gün battı mı, bir köşede ağlardım; nihayet döne döne aynı noktaya vardım.
Ölecek miyim, tam da söyleyecek çağımda, söylenmedik cümlenin hasreti dudağımda.
Gençlik… Gelip geçti… Bir günlük süstü; nefsim doymamaktan dünyaya küstü.
Gençliğine doyamadan gitti, derler. Doymak mümkün mü ki, doyup da gitsin. Doymak burada değil. Burası acıkmanın yeri.
Soruldu mu ne bilirsin diye; ”haddimi bilirim” soruldu mu ne istersin diye; “haddimi bilir, hakkımı isterim” demeli…
Zonklayan başım benim, kan pıhtısı, cerahat; ona yastıkta değil, secde yerinde rahat…
Kula kulluk etme! Unutma ki sen de kulsun. Ve gerektiğinden fazla önem verme! Yoksa unutulursun.
Dinde zorlama yoktur, insan özgürdür elbette! İsteyen bu dünyada pişer, isteyen ahirette!
Sevdalın şu dağı del dese, koşar, delersin! İş Allah’a geldi mi, gücün yok, sendelersin!
Ölüm güzel bir şey, budur perde arkasından haber, güzel olmasaydı ölür müydü peygamber!
Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti, iyi insanlar iyi atlara binip gitti.
Yalnızım diye üzülmüyorum çünkü biliyorum, yalnız insanın ihanet edeni de olmaz…
İsterseniz hayat aşını verin; sayılı nimetler bal olsa yemem!
Tam 30 yıl saatim işlemiş ben durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.
Ne görsem ötesinde hasret çektiğim diyar. Kavuşmak nasıl olmaz mademki ayrılık var.
Biz; ayakları şişene kadar namaz kılan peygamberin, gözleri şişene kadar uyuyan ümmetiyiz.
Bizler açlıktan karnına taş bağlayan peygamberin,doymak bilmeyen ümmetiyiz .
Tel tel ve iplik iplik dikseler de ağzımı; Tek ses duysalar; Allah... Yoklayanlar nabzımı.
İçimizde bu kadar perişan hale getirilmeseydik; dışımızda bu kadar hürmetsizliğe uğramayacaktık.
Ey bir aileye bile hükmedemeyen ilerici. Üç kıtaya, yedi denize hükmeden ecdadın mı gerici?
İnsanın sevdiğini kaybetmesi, dişini kaybetmesi kadar ilginçtir. Acısını o an yaşar, yokluğunu ömür boyu.
Uğruna ölmekse seni yaşatmak bin kere ölürümde adına leke sürdürmem, gururdur namustur bayrak ve sancak, aksa da kanım zalimi güldürmem!
Yaprak ağaçtan sıkılmıştı, bahar bahaneydi.
Hayatın çilesine tahammül gerek, değil mi ki sefa ile cefa müşterek? Sizce ağlamak için göz yaşı Mı gerek? Bazen dertliler de ağlar ama gülerek…
Bir idamlık Ali vardı, asıldı; kaydını düştüler, mühür basıldı. Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı. Ondan kalan, boynu bükük ve sefil; bahçeye diktiği üç beş karanfil…
Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten affet, senden habersiz aldığım her nefesten.
Dün geçti bugünü düşünüyorum, yarın var mı? Gençliğine güvenme, ölenler hep ihtiyar mı?
Çok sıkıldıysan hayattan, bir mezarlığa git. Ölüler iyi bilir; yaşamak güzeldir.
Somurtuş ki bıçak, nara ki tokat; zift dolu gözlerde karanlık kat kat… Yalnız seccademin yününde şefkat; beni kimsecikler okşamaz madem; öp beni alnımdan, sen öp seccadem!
Ölüm her aklına geldiğinde ‘ah’ edip ‘vah’ edip inleme; bu halinle rabbimi incitmiş olacaksın. Ecel kapıyı çaldığı zaman evi telaşa verme; o geldiği zaman, sen çoktan gitmiş olacaksın.
Gökler ağlıyor, biz ağlamışız çok mu? Bize yobaz diyorlar, haberin yok mu?
Kimileri vardır aşkın en yücesine layıktır. Kimileri vardır aşkın en yücesini versen de, aşağılıktır.
Ellerime uzanan dudakları tepeyim, Allah diyen gel seni ayağından öpeyim!
Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Gönlüm uçmak dilerken semavi ülkelere, ayağım takılıyor yerdeki gölgelere.
İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var; sükût gibi münzevi, çığlık gibi hürsünüz. Dünyada taşınacak bir kuru başınız var; onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.
Allah bir! Demektense ecel teri dökerken; ölüversem, beklenmez anda Allah bir erken…
Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!
Bana bir ben lazım, bir de beni anlayan. Beni bir ben anlarım, bir de beni yaradan…
Düşünmek şu, bu değil, öteleri düşünmek; sizinse düşünceniz yataklarda eşinmek.
Kadın mezarlığa girerken başını kapıyor, dışarı çıkarken açıyor, ölüye karşı kapayıp, diriye karşı açmak akıl almaz.
Elindeyse zamana, dur, geçme diye dayat. Bir sigara içmekten daha kısa bu hayat.
Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana; yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.
Felsefe; çürük cevizlerle dolu bir denizde sağlam cevizi aramaktır.
Benim ayağımın altıda müsait başımın üstüde nerde olacağını sen belirle..
Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.
Gökler ağlıyor, biz ağlamışız çok mu? Bize yobaz diyorlar, haberin yok mu?
Benim ayağımın altıda müsait başımın üstü de nerde olacağını sen belirle…
Makyajı abdest olan bir kadının; hayatı da güzeldir hayası da...
7 Hristiyan bir danaya girmedikçe Çam ağacı süslemem.
Benim istediğimi Allah istemiyorsa konu kapanmıştır.
Her kahkaha da Allah’a şükretmiyorsan, neden her ağladığında ona kızıyorsun.
Yanında olduğum zamanda değerimi bilmezsen, değerimi bildiğin gün yanında bulamazsın.
Tereddüt edersen bacakların seni taşımaz… “Yürüyeceğim” de bas ve yürü…
Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak, hiçbir şey bizim değil.
Çok sıkıldıysan hayattan bir mezarlığa git. Ölüler iyi bilir; Yaşamak güzeldir.
Bir gün akşam olur biz de gideriz, Kalır dudaklarda şarkımız bizim.
Bu gidişle, utanmaktan utanan bir nesil gelecek.
Hayatın çilesine tahammül gerek, değil milki sefa ile cefa müşterek? Sizce ağlamak için gözyaşı mı gerek, bazen dertliler de ağlar ama gülerek.
Armut deyip geçmeyin, onun ilk hecesi çoğu kişide yoktur!
Bu nasıl dünya, hikayesi zor.
Geçti, istemem gelmeni, yokluğunda buldum seni; bırak vehmimde gölgeni, gelme, artık neye yarar?
Her ağızda, her telde fanilik diriltisi , sonunda tek bir şarkı, tabutun gıcırtısı !!
Ölüm herkesin başına gelir, ama geç ama erken… Ya kazanırken, ya da kazandığını yerken.
Ya İslam’la yükselir ya inkarla çürürsün. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün.
Kimileri vardır aşın en yücesine layıktır. Kimileri vardır aşkın en yücesini versen de aşağılıktır.
Yaşamıyoruz… Resimlerimiz, fotoğraflarımız kadar yaşamıyoruz.
Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz? Güneşe göç var da kalan biz miyiz?
Adamlık cinsiyet değil şahsiyet meselesidir
Bana çağdışı diyorlarmış. Ne büyük bir onur! Ben bu çağın dışında kalmayayım da, içinde mi boğulayım.
Kendini dünyalar kadar değerli zannedenlere kısa bir not! Dünya beş para etmiyor.
Sadece Allah’a inanın. Gerisi inanılacak gibi değil.
Sen çok sev de bırakıp giden yar utansın.
Kurban olduğum Allah’a bile günde beş vakit ulaşılabiliyorken, kendini ulaşılmaz sananlara selam olsun.
Gençliğine güvenip vakit çok erken derken; Belki de elveda bile diyemezsin giderken!
çocukluğumdan bu yana ezber ettiğim şiirlerinden birisi olan beklenen şiiri, Öyle şiirler vardır ki insanın tüylerini ürpertir, içine bir od gibi sürtünür. Necip Fazıl iman dolu yüreğiyle, acılarıyla, düşünceleriyle birbirinden güzel unutulmayacak şiirler bizlere bırakmıştır. Söz uçar yazılanlar kalır.. İşte en meşhur Necip Fazıl Kısakürek şiirleri, en dokunaklı şiirler;
Beklenen şiiri
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?
Okunma sayısı : 1814
Okunma sayısı : 17