Nazım Hikmet Kimdir ve Hayatı nasıl geçti ; 03.Kas.2022 Saatinde Biyografiler Kategorisine Admin Tarafından Yazıldı. 40 Kez Okundu 1 Kişi Yorum Yaptı.
Merhaba arkadaşlar bu gün sizlere bir önceki yazımızda sözlerinden bahsettiğimiz Nazım Hikmet'in Hayatını paylaşmak istedik.
Nazım Hikmet Sözleri ile daha önce ki konumuzda da bahsettiğimiz gibi Nazım hikmet'in aşk, sevgi ve edebi kişiliği insanları yıllarca etkileyeme deva metmektedir.
1902’de doğdum doğduğum şehre dönmedim bir daha geriye dönmeyi sevmem.
üç yaşımda Halep’te paşa torunluğu ettim on dokuzumda Moskova’da komünist Üniversite öğrenciliği kırk dokuzumda yine Moskova’da Tseka-parti konukluğu ve on dördümden beri şairlik ederim.
kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir ben ayrılıkların kimi insan ezbere sayar yıldızların adını ben hasretlerin hapislerde de yattım büyük otellerde de açlık çektim açlık grevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir otuzumda asılmamı istediler, kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini verdiler de otuz altımda yarım yılda geçtim dört metrekare betonu elli dokuzumda on sekiz saatte uçtum Prağ’dan Havana’ya.
Lenin’i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924’te 961’de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır partimden koparmağa yeltendiler beni sökmedi yıkılan putların altında ezilmedim 951’de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün 52’de çatlak bir yürekle dört ay sırt üstü bekledim ölümü sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım şu kadarcık haset etmedim Şarlo’ya bile aldattım kadınlarımı konuşmadım arkasından dostlarımıniçtim ama akşamcı olmadım hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı, ne mutlu bana başkasının hesabına utandım yalan söyledim yalan söyledim başkasını üzmemek için ama durup dururken de yalan söyledim bindim tirene, uçağa, otomobile, çoğunluk binemiyor.
Operaya gittim, çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın çoğunluğun gittiği kimi yerlere ben de gitmedim 21’den beri camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye, ama kahve falına baktırdığım oldu yazılarım otuz kırk dilde basılır Türkiyem’de Türkçemle yasak kansere yakalanmadım daha yakalanmam da şart değil başbakan filân olacağım yok meraklısı da değilim bu işin bir de harbe girmedim sığınaklara da inmedim gece yarıları yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında ama sevdalandım altmışıma yakın sözün kısası yoldaşlar bugün Berlin’de kederden gebermekte olsam da insanca yaşadım diyebilirim ve daha ne kadar yaşarım, başımdan neler geçer daha kim bilir.
Hikmet Bey ve Celile Hanım’ın oğlu Nâzım Hikmet, 15 Ocak 1902’de Selânik’te dünyaya gelir. Babası Hikmet Bey, çeşitli illerde valilik yapmış olan Nâzım Paşa’nın oğludur.
Osmanlı Hariciyesi’nde çeşitli memurluklarda ve Matbuat Umum Müdürlüğü görevinde bulunmuştur. Annesi Celile Hanım ise, dilci Enver Paşa ile Leylâ Hanım’ın kızıdır.
İlk kadın ressamlarımız arasında anılan Celile Hanım, kültürlü, sanatçı ruhlu bir kadındır…
Küçük Nâzım ilk eğitimini annesi ve sıkça şiirli toplantılar düzenleyen, kendisi de bir mevlevi şairi olan büyükbabası Nâzım Paşa’dan alır. Ve henüz on bir yasındayken ilk şiirini yazar…
Orta öğrenimini Galatasaray ve Nişantaşı Sultanilerinde gören Nâzım, 1915 yılında Bahriye Mektebi’ne girer. 1918 yılında ilk kez bir dergide şiiri yayınlanır.
Bu bir aşk şiiridir. Ancak, İstanbul’un işgaliyle birlikte yerini yurtsever nitelikte şiirlere bırakır…
Mezuniyetine üç ay kala geçirdiği bir hastalık nedeniyle Bahriye’den ayrılır. Bir grup arkadaşıyla Anadolu’ya geçer. Ankara Hükümeti’nin görevlendirmesiyle arkadaşı Vâlâ Nurettin ile birlikte Bolu’da öğretmenlik yapar.
Daha sonra kısa aralıklarla iki kez Moskova’ya gider. İlkinde iki yıl kalır.
Rusya’da gerçekleştirilen ihtilale tanık olur. Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi KTUV’da ekonomi-politik öğrenimi görür. İkincisi ise küreğe konulma cezasının verildiği dava nedeniyle zorunlu bir göçmenliktir.
Bu kez daha önce öğrenci olduğu Üniversite’de çevirmenlik ve asistanlık yapar. Ceza Yasası’ndaki değişiklik nedeniyle 1928 yılında ülkeye döner. Kısa bir süre cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakılır.
Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları, şiirleri yayınlanır. Kitapları basılır. Siyasal ve entellektüel yaşamda aktif bir rol üstlenen ünlü bir şairdir. Şiirleri ders kitaplarına girer, oyunları devlet tiyatrolarında oynanır ama koğuşturmalardan da kurtulamaz… Sık sık gözaltına alınır, yargı önüne çıkartılır.
Onun etkileyici gücü ürkütmektedir kimi çevreleri… Düzmece davalarla yaşamının on yedi yılı hapishanelerde geçer.
1950 yılında ulusal ve uluslararası düzeyde düzenlenen kampanyalar sonunda çıkarılan Genel Af Yasası’yla serbest kalır. Ne var ki yaşamına yönelik komplolar nedeniyle yeniden yurtdışına çıkar. Ve ölene dek yurduna, halkına, sevenlerine hasret şiirleri yazacağı göçmenlik yılları başlar…
Bu dönemde Uluslararası Barış Ödülü sahibi bir sanatçı olarak barış hareketi içinde aktif olarak yer alır.
Dünya Barış Konseyi Başkanlık Divanı’na seçilir. Ünlü Şostokoviç’e, Şarlo’nun yaratıcısı Charlie Chaplin’e ve Fransız Parlamentosu Başkanı Eduard Heriot’a Uluslararası Barış Ödülü’nü veren jürinin başkanlığını yapar.
Cezaevi yıllarından kalan hastalıklar onu rahat bırakmaz ve acılı yüreği 3 Haziran 1963 günü sabahı Moskova’daki evinde durur.
yazılarım otuz kırk dilde basılır / Türkiye’mde Türkçemle yasak” dediği şiirleri ancak ölümünden sonra basılır ülkesinde…
Ölmeden önce yayınlanan eserleri
Dağların Havası, 1925
Güneşi İçenlerin Türküsü, 1928
835 Satır, 1929
Jokond ile Si-Ya-u, 1929
Varan 3, 1930
1+1=1, 1930
Sesini Kaybeden Şehir, 1932
Gece Gelen Telgraf, 1932
Benerci Kendini Niçin Öldürdü? 1932
Bir Ölü Evi, 1932
Kafatası, 1932
Orman Cücelerinin Sergüzeşti, 1932
Unutulan Adam, 1934
Portreler, 1935
TarantaBabu’ya Mektuplar, 1935
Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı, 1936
İt Ürür Kervan Yürür, 1936
Milli Gurur, 1936
Sovyet Demokrasisi, 1936
Alman Faşizmi ve Irkçılığı, 1936
Kurtuluş Savaşı Destanı, 1937
Yeşil Elmalar, 1938
La Fontaine’den Masallar, 1949
Ölümünden Sonra Yayınlanan Eserler
Saat 21 – 22 Şiirleri, 1965
Enayi, 1965
Ferhad ile Şirin, 1965
İnek, 1965
İstasyon, 1965
Kan Konuşmaz, 1965
Yolcu, 1965
Yaşamak Hakkı, 1966
Bu Bir Rüyadır, 1966
Henüz Vakit Varken Gülüm, 2008
Öteki Defter, 2008
Büyük İnsanlık, 2011
Piraye’ye Mektuplar 1, 1998
Piraye’ye Mektuplar 2, 1998
Sanat ve Edebiyat Üstüne, 1998
Bizim Radyoda Nazım Hikmet, 2002
Yatar Bursa Kalesinde, 1991
Sanat, Edebiyat, Kültür, Dil, 1992
Çankırı’dan Piraye’ye Mektuplar, 2010
Bütün Şiirleri, 2007
Okunma sayısı : 125
Okunma sayısı : 335
Memleket nazım hikmet
Kafiye için yazmadık
Hasret sana memleket...